16 Eylül 2008 Salı

Otobüste Yer Vermeyen Gençlik


istanbul'a yeni geldiğim zamanlarda bu gençliğe dahil değildim ben. sahil kasabası denilebilecek ufak anadolu sehirden koskoca istanbula gelmişiz. alışma dönemi yaşıyoruz. cevizlibağdan ,cevizliye gidebilmek için 500t denilen illetle tanışmamda tam bu zamanlara denk geldi. ilk duraklarda otobüse bindiğim için yer sorunu yaşamadan güvenli bir yere oturdum. malum güvenli yere oturmak önemli. istanbul'a gelmeden önce bilimum akrabanın benzer uyarılarıla karşılaşmıştım. "istanbulda adamın çaktırmadan donunu bile çalarlar" gibi. otobüsümüz dünyaları dolaştığı için her durakta onlarca insan daha aramıza katıldı durdu. sıkış sıkış ayakta duran yaşlı insanlar baygın bakışlarla yer dileniyordu oturanlardan. oturanların çoğu uyuma numarası yaparken bir kısmı müzik dinlerken camdan dışarıyı seyrediyor. herkes ortamda her an bayılacak numarası yapan yaşlılara ilgisiz davranıyor. ben hariç ama. vicdanımın sesini dinlemeye karar veren ben, bu duruma bir dur demek için yerimden kalktım. büyük bir nezaketle "teyzeceğim yargunsunuz oturun" derken. arkalardan gelen iki adet pazar fileli teyzemiz boşalan koltuğu kapmak için yerimi gösterdiğim teyzeyle büyük mücadeleye giriştiler. "ay çekil be" denilerekten teyzeler tarafından itiklenmem; yer gösterdiğim teyzenin beni azarlaması da tuz biber oldu olaylara. yaşadığım bu travmalardan sonra doğal olarak otobüste yer vermeyen gençliğe dahil oldum. hatta süper uyuma numarası yapmayı öğrendim. kulaklığımı da yanımdan eksik etmiyorum. ortamdan kendimi soyutlamak için müzikğin kollarına bırakıyorum kendimi. sonradan otobüste konuşulan telefona müdahele eden amcalarla da tanıştım. istanbul'da yaşlıların agresifliklerine tanık oldukça yaşlılardan soğudum. allah razı olsun evladım diyen söyle pamuk yüzlü nineler, ak sakallı dedeler nerde lan burda.

Hiç yorum yok: